Yabancılar ve Vatandaşlık
Göç kavramı ülkelerin hukuksal anlamda kurallara bağladıkları bir olgudur. Ülkelerin bu anlamda sınırlar üzerinden güvenliği sağlamayı amaçladığı göçün sosyolojik boyutu ülkelere giren kişilere kazandırdığı sığınmacı-mülteci-göçmen gibi tabirlerle farklılaşıyor.
Sığınmacı ve mülteci aynı anlama gelmekle birlikte göçmen kavramından zorunluluk dolayısıyla ayrılıyor. Mülteciler ülkelerini çeşitli sebeplerden terk etmek zorunda kalan kişileri tanımlarken göçmeler ise hür iradesiyle ülkesinden ayrılan kişileri tanımlıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre hiç kimse vatansız bırakılamaz, keyfi olarak vatandaşlıktan çıkarılamaz.
Türkiye’de Türk Vatandaşı Olmak
Türkiye, çeşitli etnik kimliklere sahip insanların buluştuğu bir Ortadoğu ülkesidir. Geçmişten itibaren hem coğrafi konumu hem de ülkeler arası gelişmeler dolayısıyla çoğu insanın Türkiye’ye yerleştiği biliniyor. Son zamanlarda ise bu durumda artış söz konusu.
Yabancıların Türkiye vatandaşı olabilmeleri için:
- Türkiye’de kesintisiz olarak beş yıl ikamet edenler,
- Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile evli olan ayrıca en az üç yıldan beri evliliği devam edenler,
- Millî güvenlik ve kamu düzenine herhangi bir tehlike oluşturmamak şartıyla;
Türkiye’ye sanayi tesisi temin edilmesini sağlayan ya da ekonomik, sosyal, sportif, kültürel, bilimsel, teknolojik, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği ile ilgili kanı uyandıran ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulanlar,
- 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca oturum izni alanlar ve Turkuaz Kart sahibi yabancılar ile bunların yabancı eşi, kendisinin ve eşinin ergin olmayan ya da bağımlı çocukları,
- Vatandaşlığa alınması zaruri görülenler,
- Göçmen olarak kabul edilenler,
- Millî güvenlik bakımından tehlike oluşturacak bir durumu olmaması şartıyla Türkiye’de ikamet ettiği süreye bakılmaksızın, Türk vatandaşlığını yeniden kazanabilecekler;
- Çıkma izni alarak vatandaşlık hakkını kaybedenler ile vatandaşlıktan ıskat edilmiş kişiler,
Anne ya da babaları nedeniyle vatandaşlığı kaybeden çocuklar ergin olmalarından itibaren üç yıl içinde seçme haklarını kullanarak Türk vatandaşlığını kazanabilmekteler.
Bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen ergin olmayan kişi, millî güvenlik ve kamu düzeni için bir tehlike oluşturmuyorsa, karar tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kazanabilir.
Soy bağından ya da doğum yerinden dolayı;
Türkiye içinde ya da dışında olduğu fark etmeksizin Türk vatandaşı anne – babadan evlilik birliği içinde doğan her çocuk Türk vatandaşı olarak kabul edilir.
Türkiye içinde veya dışında evlilik birliği dışında Türk vatandaşı babadan olan ve yabancı anadan doğan çocuk, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre, Türk vatandaşı babaya soy bağı ile bağlanması halinde doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmaktadır.
Türkiye’de doğan ve yabancı anne ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşı olarak kabul edilmektedir.
Türkiye Vatandaşlığı İçin Nereye Başvurulur?
Vatandaşlık kazanımı için başta İl ve Nüfus Müdürlükleri gelirken İçişleri Bakanlığına da müracaat edilebilir. Başvuru yurt dışında gerçekleşecekse yurt dışındaki Türkiye temsilciliklerine başvuruda bulunulabilir.
Türk Vatandaşlığını Kazanma Halleri
- Yetkili Makam Kararı ile Türk Vatandaşlığının Kazanılması
Kanunda belirtilen durumların karşılık bulması halinde gerçekleşir. Eşlerden birinin vatandaşlık kazanması diğer eşin ve çocukların da vatandaş olduğu anlamına gelir. Kanundaki şartların sağlanması mutlak hakkı doğurmaz.
- Türk Vatandaşlığını Genel Olarak Kazanma
- Başvuracak kişi vatandaşı olduğu ülkenin kanununa, vatansız ise 4721 sayılı Türk Medenî Kanununa göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmalıdır.
- Başvuracak kişi başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmelidir. Türk vatandaşlığını kazanma talebinde bulunan bir yabancı başvuru için aranan ikamet süresi içinde toplam 12 ayı geçmemek üzere Türkiye dışında bulunabilir. Türkiye dışında geçirilen süreler ikamet süreleri içinde değerlendirilmektedir.
Türk vatandaşlığı almak için talepte bulunan bir yabancı başvuru için aranan oturum süresi içinde toplam 6 ayı geçmemek üzere Türkiye dışında bulunabilir veya ikametinde kesinti yapabilir. Türkiye dışında geçirilen süreler/kesinti yapılan süreler ikamet süreleri içinde değerlendirilir. Ayrıca ikamet izninin veriliş amacı da önemlidir. Türkiye’de turizm amaçlı kalan yabancılar ile öğrenim amaçlı kalan yabancıların vatandaşlık talepleri alınmamaktadır. Bu kriterler Nüfus vatandaşlık Genel Müdürlüğü tarafından belirlendiği için İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüklerinden takip edilmelidir)
- Kişi Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmelidir. (Türkiye’de ev almak, yatırım yapmak, iş kurmak, ticaret ve iş merkezini Türkiye’ye nakletmek, çalışma izni ile bir iş yerinde çalışmak ya da Türk vatandaşı ile evlenmek, ailece müracaat etmek, daha önce Türk vatandaşlığını kazanmış olan ana, baba, kardeş ya da çocuk sahibi olmak veya eğitimini Türkiye’de tamamlamak gibi)
- Genel sağlık bakımından tehlike oluşturacak bir hastalığı bulunmamalıdır.
- İyi ahlak sahibi olmalıdır (Toplum içinde davranışları ile çevresine güven vermeli, toplumca hoş karşılanmayan ve toplum değerlerine aykırı kötü alışkanlığı bulunmamalıdır).
- Toplumsal yaşama uyum sağlayabilecek düzeyde Türkçe konuşabilmelidir.
- Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmalıdır.
- Millî güvenlik ve kamu düzenini tehlikeye sokabilecek bir hali bulunmamalıdır.
- Evlilik Aracılığıyla Türk Vatandaşı Olmak
Türk vatandaşıyla evlenen kişiler direkt Türk vatandaşı olamaz. Evliliğin en az 3 yıl boyunca sürmesi ve devam ediyor olması gereklidir.
- Evlat Edinme Aracılığıyla Türk Vatandaşı Olmak
Kamu düzeni ve güvenlik tehdidi oluşturmayacak şekilde evlat edinme aracılığıyla Türk vatandaşı olunabilir.
Türkiye’de Türk Vatandaşı Olmak ile İlgili Yargıtay Kararları
Dava, yurtdışı hizmetlerini borçlanabileceğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 22.06.2000 tarih ve 2000/962 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiğini, davacının Alman vatandaşı olduğunu, daha sonra davacının tekrar Türk Vatandaşlığı için başvuruda bulunduğunu, Bakanlar Kurulunun 22.08.2001 tarih 2001/2987 sayılı kararıyla tekrar Türk Vatandaşlığını kazandığını, 2007 yılında davalı Kuruma başvuru yapan davacının yurt dışındaki hizmetlerinin karşılığı olarak borçlanma talebinde bulunduğunu, davalı Kurum tarafından başvurusunun kabul edildiğini, borç tahakkuku işlemi yapıldığını, davacının tahakkuk ettirilen prim borçlarının tamamını ödendiğini, hizmet süresi ve yaş haddini dolduran davacının davalı Kuruma başvuru yaptığını, davalı Kurum tarafından bu talebinin reddedildiğini, vekaleten davalı Kuruma tekraren başvuru yapıldığını, borçlanma talebinin yapıldığı ve primlerin ödendiği tarihlerde davacının Türk Vatandaşı olduğunu, borçlanmanın geçerli olduğunu, primlerin ödendiğini beyan ederek dosyanın yeniden incelenmesi ve emeklilik işlemlerinin yapılmasını talep edildiğini, bu talebin davalı Kurumca reddedildiğini, söz konusu bu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar davacının Türk Vatandaşı olmasa dahi borçlanma başvurusunu yaptığı ve pirimlerini ödediği tarihte Türk Vatandaşı olduğunu, Türk Vatandaşlığının kaybedilmiş olmasının sosyal güvenlik haklarının kaybedilmesi sonucunu doğurmadığını, Sosyal Güvenlik Hakkının Anayasal bir hak olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı Kurumun müvekkilinin yurt dışı hizmetlerinin borçlanmasına ilişkin işleminin iptaline ilişkin işlemin iptaline, davacının borçlanmasının geçerli sayılmasına ve emekliliğe hak kazandığının tespitine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava konusu etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı …’in 20.06.2017 tarihli dilekçesine istinaden 5201200709196 sigorta sicil numaralı dosyasının müvekkili Kurumca tetkik edilmiş olduğunu, davacının nüfus kayıtlarında “5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 40.maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 22.08.2001 tarihli ve 2987 sayılı yeniden Türk Vatandaşlığını kazanma kararı iptal edilmiştir” ibaresi yer aldığı görüldüğünü Bunun üzerine davacı …’in 19.12.2007 tarihli yurtdışı borçlanma tahakkukunun Türk Vatandaşı olmadığı süreler düşülerek yeniden düzenlendiğini, davacının emekli olabilmesi için 25 yıl 49 yaş 5300 gün şartlarını yerine getirmesi gerektiğini, davacının Türk Vatandaşı olmadığı süreler düşülerek yeniden düzenlendiğinde 20.05.1986 – 30.04.2009 tarihleri arasında toplam 4157 günü bulunduğunu, bu sebeple davacının 11.07.2017 tarihli aylık talebinin 5300 gün şartını yerine getirmediğinden müvekkili Kurumca 13.07.2017 tarih 3725844 sayılı yazı ile reddedildiğini tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz açılmış olan davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından İlk Derece Mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
… vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
25.04.2001 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybeden ve akabinde 21.03.2002 tarihinde Türk vatandaşlığını tekrar kazanan dvacının, 19.12.2007 tarihli borçlanma talebine istinaden davalı Kurum tarafından 20.05.1986 – 24.11.2007 tarihleri arası yurtdışı çalışmalarının 4/1-a kapsamında borçlanması yönünde tahakkuk oluşturulduğu, 13.06.2014 tarihinde 21.03.2002 tarihinde kazanılan Türk vatandaşlığının iptali üzerine 25.04.2001 tarihi itibariyle borçlanılan sürelerin iptal edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Bakanlar Kurulu’nun 21.03.2002 tarihli Türk Vatandaşlığını kazanma kararına karşı davacı tarafından Danıştay 10. Dairesi’nin 2009/15448 esasında açılan davanın 24.10.2013 gün ve 2013/7367K sayılı kararı ile dava konusu 22.08.2001 tarih ve 2001/2987 sayılı Bakanlar Kurulu kararın davacıya ilişkin kısmın iptaline karar verildiği, kararın nüfus müdürlüğünce 13.06.2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Mahkemece, idari yargı kararı ve 3201 sayılı kanunun 1. maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulunce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Karar: 2021/3161)