Ana sayfa » Bölüm 3: İş Sözleşmesinin İşçi Tarafından Haklı Nedenlerle Feshi

Bölüm 3: İş Sözleşmesinin İşçi Tarafından Haklı Nedenlerle Feshi

c-) İşverenin İşçiye Cinsel Tacizde Bulunması

Cinsel tacizin birden fazla tanımı yapılabilmekle tüm tanımların ortak noktası cinsel temele dayanan ve mağdur tarafından istenilmeyen tek yönlü davranışlardan oluşmaktadır. Türk Ceza Kanunu kapsamındaki cinsel taciz suçları, başkaca bir kriter aramaya gerek kalmadan iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshine imkanı tanımaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Türk Ceza Kanunu’na göre işverenin işçiye karşı işlediği cinsel taciz suçları ceza hukuku açısından nitelikli hal kapsamında değerlendirilmektedir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/23584 E., 2013/27729 K.

Somut olayda davacı, iş sözleşmesini işverenin cinsel tacizi nedeniyle İş Kanunu’nun 24/II bendine göre haklı nedenle bildirimsiz olarak feshetmiştir. Kesinleşen ceza mahkemesi dosyasına göre, davalının eylemi sabit olup, mahkemenin manevî tazminat yönünden kabulü yerindedir. İş sözleşmesinin, işçi veya işveren tarafından İş Kanunu’nun 24/II veya 25/II benlerine göre haklı nedenle bildirimsiz feshi hâlinde, sözleşmeyi fesheden tarafın, karşı taraftan maddî ve manevî tazminat isteyebileceği, Yasanın 26. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Öğretide de, bu gibi durumlarda her iki tazminatın da istenebileceği, zarar görenin; zararını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispat etmesinin yeterli olacağı dile getirilmektedir. Davacı işçi, söz konusu haksız saldırıya işe başladığı gün maruz kalmıştır. Taraflar arasındaki iş sözleşmesi belirsiz sürelidir. Davacı, iş sözleşmesinin feshi nedeniyle somut maddî bir zararı olduğunu ispat edememiştir. Davacının maddî tazminat isteyebilmesi için, sözleşmenin asgari süreli veya belirli süreli olması ve kalan süreye ait ücret alacağı bulunması veya sözleşmede ceza koşulunun kararlaştırılmış olması gerekir. Bu nedenle somut olayda, maddî tazminatın koşulları gerçekleşmemiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3327 E., 2012/8398 K.

Somut olayda, davacı iş sözleşmesini ücretlerin düzensiz ödenmesi ve işverenin sözlü tacizine maruz kalması  sebebi ile  feshettiğini ileri sürmüştür, davacı ile sürdüğü bu fesih sebebi ile bağlı olup, mahkemenin  sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatırılmaması sebebe ile iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği yönündeki kabulünde hata bulunmaktadır. Ancak davacının fesih sebebi olarak ileri sürdüğü hususlarda da yeterli inceleme yapılmamıştır. Davacı işverenin kendisine sözlü tacizde bulunduğunu ileri sürmüş,  ancak tacizin niteliğine ilişkin bir açıklama yapmamıştır. Davacının, bu eyleme ilişkin işvereni yargı mercilerine şikâyet ettiği davalı tarafça beyan edilmiş ise de ilgili evrak dosya içerisine alınmamıştır. Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 169 ve devamı maddeleri gereğince davacı isticvap olunarak, işveren tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülen tacizin niteliği açıklattırılmalı, Cumhuriyet Savcılığının konuyla ilgili soruşturma evrakı celp edilmeli ve davacının bu yönde bildirdiği deliller bir değerlendirmeye tabii tutulmalıdır.

d-) İşverenin İşçiye veya Ailesinden Birine Sataşması veya Gözdağı Vermesi, Suç İşlemesi, Onur Kırıcı İsnatlarda Bulunması

Sataşmak; birine karşı rahatsız edici davranışta bulunmak, musallat olmak anlamına gelmektedir. Sataşmak sözle olabileceği gibi bir fiille de olabilir. İşverenin, işçinin veya ailesinden birinin yaşam, sağlık, namus gibi maddi ve manevi değerlerini hedef tutarak sözlü veya eylemli saldırılarda bulunması bu hüküm kapsamında değerlendirilebilir. Mahkemeye konu olan bir olayda işverenin işçinin yüzüne çay fırlatması sataşma olarak değerlendirilmiş ve iş akdinin haklı nedenle feshedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu madde kapsamında önem arz eden husus işverenin işçinin özel hayatına müdahale etmesidir. Müdahalenin gerçekleşmesi halinde sataşma meydana gelir.  İşverenin devamlılık arz eden rahatsız edici sataşmaları nedeniyle işçinin iş sözleşmesine devam etmesi kendinden beklenemiyorsa haklı nedenle iş sözleşmesi feshedilebilir.

İşverenin işçiye gözdağı vermesinde gözdağının işçinin maddi ve manevi değerlerine yönelik ağır, ciddi ve haksız olması kriterleri aranmaktadır. İşçinin zarara uğrayacağı konusundaki ciddi endişelerinin olması neticesinde zararın yakın zamanda geleceği endişesi oluşmalıdır.

İşverenin işçiye ya da ailesinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlemesi halinde de iş sözleşmesi işçi tarafından haklı şekilde feshedilebilir. Bu durumda önemli olan işverenin hapis cezası alması değil, hapsi gerektiren bir suç işlemesidir, nitekim işlenen suç nedeniyle para cezası alınması iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesine engel değildir. 

İşverenin işçiye yönelik asılsız isnat ve ithamlarda bulunması hali de haklı fesih nedenidir. Bu isnatların şeref ve haysiyet kırıcı şekilde ağır olması gerekmektedir. İşverenin isnat ve ithamlarında sonra işçinin iş sözleşmesini devam etmesinin kendisinden beklenemeyecek derecede ağır olması gerekmektedir. Bu isnatların işveren tarafından yapılmasına gerek olmayıp işveren vekili tarafından yapılması halinde de iş sözleşmesi feshedilebilir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/4612 E., 2018/9856 K.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gereğince, işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine, şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkanı verir. Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş olması hukuki sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi de şart değildir. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinden, davacı ve bir kısım arkadaşlarının çalışma koşulları hakkında işveren vekili ile yaptıkları görüşmede, işveren vekilinin “çalışıyorsanız çalışın, çalışmıyorsanız s…r olun gidin” şeklinde sinkaflı sözler sarf etmesi üzerine, davacının işyerini terk ederek eylemli olarak iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. İşveren vekilinin sarf ettiği sözler, onur kırıcı ve küçük düşürücü mahiyette olup, davacının iş sözleşmesini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshettiğinin kabulü gereklidir. Bu durumda, kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması sonucu itibariyle doğrudur. Ancak, haklı nedenle bile olsa iş akdini sona erdiren taraf ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olmuştur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı 2015/906 E., 2017/232 K.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığı altında somut olay incelendiğinde, davalı … Belediyesinin temizlik ve çöp toplama işlerini yapan alt işverenlerle Nisan 2008 tarihinden beri çalışan, en son davalı GNCR A.Ş. bünyesinde 10.04.2010 tarihinde çalışmaya başlayan davacının iş sözleşmesinin 05.01.2011 tarihli fesih bildirimi ile 19.12.2010 tarihinde aynı işyerinde çalışmakta olan şoföre çöp döküm dönüşü toplama aracına almadığı gerekçesi ile ailesine yönelik onur kırıcı sözler sarf ettiğinden bahisle 4857 sayılı Kanun’un 25/2-d maddesine dayanılarak 26.12.2010 tarihinde feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacının, kendisini çöp toplama aracına almadığı gerekçesi ile aynı iş yerinde çalışmakta olan şoföre, diğer işçilerin önünde sövdüğü tanık anlatımları ve davacının ikrarı ile sabittir. Sataşmanın muhatabının karşılık vermemiş olması davacı işçinin onur kırıcı hareketinin işyerinde huzursuzluk yaratmadığını kabule yeterli olamayacağı gibi, alenen sövmenin yorgunluk vb. nedenlerle haklı görülebilir bir yönü de bulunmamaktadır.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir